COĞRAFİ KONUM: Hebilköy; Batı Trakya (Koca Yayla Etekleri’nde) Gümülcine’den yaklaşık 80 kilometre uzaklıkta, Osmanlı Dönemi’nden kalma köylerimizdendir. Günümüzde Yunanistan Sınırları içerisinde, Şapçı İlçesi ve Mehrikoz Nahiyesi’ne bağlı, Rodop Dağları üzerinde, Bulgaristan il sınırına yaklaşık 2-3 kilometre uzaklıkta olan dağ köylerimizdendir. Komşu köyleri: Güneybatı tarafında Hemetli Nahiyesi’ne bağlı Hacıören ve Musacık, güneydoğu tarafında ise Sallıncak ve Mehrikoz’dur.
KISA TARİHÇE: Kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte köye ilk gelenlerden birinin “Halil” isminde bir kişinin olduğu söylenir. Eski yıllarda köyün isminin HALİLVİRANadında olduğu ve yine köyün isminin bu kişi sayesinde verilmiş olduğu tahmin edilmektedir. (Bir rivayete göre, Bulgaristan’ın Filibe Hapishanesi’nden firar ettiği, Hebilköy’e yerleştiği, burada birçok kadınla evlendiği, çocukları olduğu ve böylece köyün çoğaldığı, bazı kişilerce de mezarının Hebilköy Camii’nin arka kısmında olduğuna inanılır.) İkinci olarak, zaman içerisinde Halilviran Köyü’nün, etrafta bulunan küçük ve birbirine benzer yerleşim yerlerinin (kulübe) bir araya toplanıp bu köyü oluşturduğuna inanılmaktadır. Benzeyen yerleşim yerlerine “Hep bir köy” tabirini kullanan halk, zamanla bu birleşmeye de Hebilköy adını vermiştir.
GÖÇ: Yakın tarihte (1950’li yıllar) köy halkının bir bölümü (Evros-Meriç Bölgesi) Babalar ve Ruşenler Köyleri’ne göç etmiş, son dönemde ise genç nüfusun Gümülcine-Tuzçuköy yakınları başta olmak üzere birçok yerleşim alanına arsa alıp ev yaptırdığı ve orada ikamet ettiği, ayrıca 1974 Kıbrıs olayları esnasında Bursa’ya da göçün yaşandığı biliniyor. Günümüzde halen köy nüfusu 110 ile 120 hane arasındadır.
TARİHİ ESER: Hebilköy’de Osmanlı Dönemi’nden kaldığı bilinen birçok tarihî eser mevcuttur. Bunlardan başlıcaları; Hicrî 1180 tarihinde “Hasan Paşa” tarafından yaptırıldığı bilinen Hebilköy Camii, günümüzde birçok evreler geçirmekle birlikte, son olarak köy ahalisi tarafından Hicrî 1413 Milâdî 1992 tarihinde minare ve çevresi başta olmak üzere onarılmıştır. Yine Hasan Paşa tarafından yaptırılan (Osmanlı Mimarisi’nden örnek) üç veya dört kemerli köprü. (Köprülerin günümüzde halâ tahribata uğramamış olması ve kullanılıyor olması dikkat çekiyor.) Hasan Paşa, köy halkının anlattığına göre o dönemde öksüz olan ve köy halkına çobanlık eden birisidir. Yine köy büyüklerinin anlattığına göre 13-14 yaşlarında askere gönderilir. (O dönemde köy muhtarının ordunun isteklerine göre köyden genç ve güçlü olanları askere gönderdikleri söylenir.) Uzun yıllar sonra paşa olarak bugünkü cami ve kemerli köprüleri yaptırır. Hebilköy Camii’nin arka ve bir bölümü de ön bahçe kısmında tarihi çok eskiye dayanan mezar taşları bulunmaktadır. Bazı mezar taşlarının “ulema tipi” (üst bölümü, baş ve sank) şeklinde olanların maalesef tahrip, hatta tahrif olduğu söylenebilir. Ayrıca köy çevresinin farklı yerlerinde tarihi çok eskiye dayanan mezarlıkların olduğu görülmektedir. (Günümüzde ise köy mezarlıklarının köyün dışında bir yerde olduğu görülüyor.) Buna ilâveten tarihî eser olarak tahrip olmuş birçok değirmen, (Bir tanesi günümüzde tüm şartlara rağmen bölgenin yaşça en büyüğü olan “Hatip Mustafa Dede” tarafından halâ hizmet vermekte.) çok sayıda pınar ve de köy içerisinde merkezî konumda olan iki büyük tarihî su çeşmesi inşa edilmiştir. (O dönemde çeşmelerin fonksiyonunun köy halkı tarafından çamaşırhane olarak kullanıldığı söylenir.) Köy evlerinin yapı mimarisi genelde taş ve çatı bölümünün üst kısmı tikla taşlardan oluşmaktadır.
GEÇİM KAYNAĞI: Hebilköy halkının ekonomik durumu, doğa yapısı gereği modern makine ve üretim araçlarına pek müsait değildir. Ekonomik geçim kaynağı genelde dış kaynaklı olup (Hollanda, Almanya, Gümülcine v.s.) kendi tüketimleri için tarım ve hayvancılıkla uğraşırlar. (Tarım olarak fasulye ve patates üretimi yaygındır. Hayvancılık olarak ise genelde büyükbaş hayvan bakıcılığı görülmektedir.) Köyde bir demir ustası (demirhane) bir de semerci (semer ustası) bulunur. Köyün üç kahvehanesi, (Kahvehaneler market türü alışveriş yapma olanağı sağlamakta) bir de ilkokulu bulunmaktadır.
EĞİTİM: Son dönemde (2009-2010 eğitim-öğretim yılları) köy ilkokulunun eğitim durumu; 2 Yunanlı Kadın Öğretmen, 2 Türk Öğretmen, okul müdürü olmak üzere bugün 22 öğrenci eğitimlerine devam etmektedir. Ayrıca köy camii odasında öğrencilere Kur’an Kursu dersleri düzenli olarak verilmektedir, (İlkokulu bitiren öğrenciler, ortaokul eğitimlerini genelde Gümülcine’de Medrese-i Hayriyye talebesi olarak, hatta birçoğunun da yatılıda kalmak sûretiyle orada eğitimlerini devam ettirmek zorunda kaldığı aşikârdır.)
GELENEK: Hebilköy halkının geçmişten günümüze gelen ve her sene düzenlediği, kendine özgü, iki tür geleneksel etkinliği vardır, bunlar KIRKURBANI ve SULTAN
KIRKURBANI; Haziran Ayı’nın ikinci haftası, Hebilköy’den yaklaşık bir kilometre köyün dışında ve dağların eteklerinde bir yerde yapılmaktadır. Bu yere sadece erkekler gidiyorken kadınlar ise köyün içinde bu geleneği sürdürmektedir. Gelen misafirlere geleneksel “bakırlama” yemeği ikram edilmektedir.
SULTAN; Kasım Ayı’na yaklaşık bir ay kala, köy içerisinde merkezî konumda olan iki tarihî su çeşmesi yakınları alanında yapılmaktadır. Osmanlı Dönemi’nden kaldığı bilinen, Sultan Süleyman adına, köyde her sene geleneksel olarak halkın kendi istekleri doğrultusunda yemek götürmeleri ve bunları topluca pişirip köy halkının ziyafet vermesi olarak bilinir.
Bunun dışında köy gençlerinin diğer köylerde de uygulanan toprak bastı parası geleneği, âdeti bulunur. Toprak Bastı Parası Geleneği; Gelinin kendi köyü dışındaki bir köyden veya şehirden biriyle evlenmesi sonucu gündeme gelen kız/çocuk parası âdeti, kısaca, damat tarafından gelinin köyünden olan, bekâr kız ve erkek gençlere verilen ve gençlerin istedikleri gibi kullanabilecekleri paraya denilmektedir.) Günümüzde köydeki bekâr gençlerin tamamının köyde bulunduğu zamanların dikkate alındığı, yazları civardaki piknik yerlerinden birinde, piknik yapma amacı ile kültürel ve pratik olarak gençlerin halâ hassasiyetle kutladıkları bir gelenektir.
GÜNCEL HABER: Hebilköy Cami-i Şerif’i günümüzde cemaatin yardımseverliği ve vakıf mallarının geliri nispetinde, beş vakit ibadete açık olmakla birlikte son dönemde birçok etkinliğin de düzenleniyor olması (kadir gecesi, iftarlar v.s) sevindiricidir. Bunun yanı sıra köy camii odasında öğrencilere Kur’an Kursu dersleri düzenli olarak verilmektedir.
Günümüzde köy kadınlarının halâ, hassasiyetle, yöresel kıyafet olarak, ferace, şalvar türü giysileri kullandıkları görülmektedir. (Ferace; kadınların dış giysi olarak kullandığı, baştan aşağıya bütün vücudu kapatan, yakasız mantoya benzeyen, siyah renkte olan bir üst giysisidir.)
Bölge halkının “kaçamak” adında geleneksel bir yiyeceği bulunur. (Kaçamak; mısır unu ve su ile karıştırılarak hamur halinde pişirilen, tereyağı ve genellikle üzerine sıvı pekmez veya toz şeker ilâve edilerek sıcak olarak yenen bir tür ekmek tatlısıdır.)
Hebilköy’de, son dönemde, gelenek halini almış olan bir uygulama söz konusudur. Her yıl şampiyon olan takımın renkleri, köyün karşı tarafında bulunan ve aynı zamanda köy tarafından da görülebilen bir yerde kayaların boyanması şeklinde, günümüzde kendi takımının fanatikleri tarafından rekabet halinde uygulanmaya devam etmektedir.